1 Eylül 2023 Cuma

Anadilde sağlık en temel insan hakkıdır!

                           2 Eylül 2023

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, e-reçetem uygulamasına İngilizce, Almanca, Arapça, Fransızca ve Rusça olmak üzere 5 dilin eklendiğini duyurdu. Bakan Koca yaptığı açıklamada bu uygulamanın sadece yabancı uyruklu hastalar için geçerli olduğunu, Türk vatandaşlarının ise sadece Türkçe hizmet alabileceklerini belirtti.

Bakanlık bu uygulamasıyla Türkiye’de en çok kullanılan ikinci dil olan Kürtçe’yi bir kez daha görmezden gelerek, yurttaşların bir kısmının anayasal bir hak olan sağlık hakkına ulaşımını engelleyen ayrımcı politikalarını sürdürdü. 

Oysa bir hastalığın tanısı için gerekli olan ilk ve en önemli adım, -acil tıp teknisyeninden hekime kadar- sağlık personeliyleyle hasta arasında kurulacak sağlıklı bir iletişimdir. Bu da ancak hasta ile hastaya müdahale etmek durumunda olan sağlık personelinin aynı dili konuşması ile ve elbette hastanın kendini en iyi ifade edebileceği dil (ana dili) ile derdini anlatabilmesiyle mümkündür. Öte yandan aracı bir kişi (çevirmen) tarafından hastanın sağlık durumunun aktarımının mahremiyet açısından ciddi bir sorun teşkil ettiği gibi hastanın kendisini rahat ve doğru ifade edememesi gibi sonuçlara da yol açmaktadır.

Onkoloji uzmanın Dr. Halis Yerlikaya, çeşitli zamanlarda bianet.org haber sitesinde anadilde sağlık üzerine kaleme aldığı yazılarda anadilde sağlık hakkını engellemenin yaşam hakkını ihlal etmeye varan sonuçlar doğurabildiğini, verdiği örneklerle gözler önüne sermektedir. 

Yerlikaya’nın 7 Ocak 2022’de yayımlanan “Kürt illerinde kanser tanısı geç konuluyor” başlıklı yazısında köyde yaşayan, Kürtçe dışında dil bilmeyen 41 yaşında, 6 çocuk annesi bir hastanın yaşadıklarını aktardığı örnek özetle şöyle: Sağ memesinde giderek büyüyen ağrısız sert bir şişlik fark etmesine rağmen hasta, pandemi döneminde hastaneye gidişlerdeki zorluklar, virüs kapma korkusu, utangaçlık gibi nedenlerin yanı sıra, daha önce bir muayene sırasında -Türkçe konuşamadığı için- iletişim kuramamaktan kaynaklanan azarlanma nedeniyle doktora başvurmaktan çekiniyor. Şikayetleri artıp da hastaneye başvurmak zorunda kaldığında ise memede oluşan kanserin birçok organı (kemikler, karaciğer, beyin) sardığı anlaşılıyor. Erken teşhisle kolayca tedavi edilebilecek bir hastalık nedeniyle hasta, zorlu bir tedavi sürecini yaşamak zorunda kalıyor. (https://m.bianet.org/bianet/biamag/255927-kurt-illerinde-kanser-tanisi-gec-konuluyor). 

Yerlikaya, 18 Ekim 2021’de yayımlanan “Yaşam hakkının vazgeçilmezi: Anadilinde sağlık” başlıklı yazısında da çeşitli örnekler veriyor. Bunlardan biri Ağrı’da acil servise gelen ve Kürtçe’si yanlış anlaşıldığı için yanlış tedavi uygulanan bir hasta. Bir diğeri ise Siirt’te meme kanseri bir hastanın -Türkçe bilmediğinden- şikayetinin yanlış anlaşılması nedeniyle kendisine grip tedavisi uygulanması ve gerçek hastalığın anlaşılması geciktiği için hastanın yaşamını kaybetmesi (https://m.bianet.org/bianet/saglik/251965-yasam-hakkinin-vazgecilmezi-anadilinde-saglik).

Gerek Halis Yerlikaya’nın yazılarından gerekse TTB ve bölge tabip odalarının anadilde sağlık gündemiyle yaptığı açıklamalardan piyasacı sağlık sisteminde zaten oldukça zor olan “sağlığa erişimin” anadilde sağlık hizmeti engellenerek daha da zorlaştırılması ve bu ayrımcı uygulamalar sonucunda pek çok hastanın yaşamını kaybetmesine varacak vahim vakaların yaygın bir sorun olduğu anlaşılıyor.

Yerlikaya’ya göre dil kursları, Kürtçe bilen sağlık çalışanlarının bölgeye atanması, dil tazminatı, sağlık tercümanları, bölgede görev yapan hekimler için kitap-broşür hazırlamak, tıp eğitiminde seçmeli Kürtçe ders verilmesi gibi uygulamalarla sorun kısa vadede çözülebilir. Ama bunun ötesinde yaşam ve sağlık hakkı -e reçete uygulamasında olduğu gibi- siyasi bir tercihin konusu olmamalıdır.

Sağlığa erişim ve sağlıklı bir yaşam sürdürmek, en temel insan hakkıdır; evrensel hukuk da TC Anayasası da bu hakkı güvence altına alma yükümlülüğünü devlete vermiştir. Gerekçesi her ne olursa olsun yurttaşların (ya da yurttaş statüsünde olmayan tüm insanların) dili, dini, cinsiyeti, cinsel  tercihi veya yönelimi vb nedenlerle sağlık hakkına erişiminin önüne çıkartılacak her türlü engel; “yaşam hakkını ve insan haklarını ihlal” olarak değerlendirilmelidir!  


Hiç yorum yok: