09/10/2009
ÖZGÜRCE
İstanbul’da yapılan IMF-DB toplantıları ve en az o toplantılar kadar önemli olan protesto eylemleri sona erdi. Bu toplantı ve protesto maratonundan geriye son derece önemli sonuçlar ve soru işaretleri kaldı. Benim toplantılar sonucunda en çok önemsediğim sözler şunlar oldu: “Dünyada kriz yaşanmamasını sağlamamız mümkün değil. Aslında gelecekle ilgili bildiğimiz tek şey var. O da her zaman başka krizler yaşanacağıdır.” “Kriz nedeniyle bu yıl 59 milyondan fazla insan işini kaybedebilir. Afrika’nın Sahra altındaki azgelişmiş bölgelerinde 30 bin ile 50 bin bebek ölebilir.” “Küresel ekonomik kriz nedeniyle insanlar işsiz kalıyor, hayatları mahvoluyor, kız çocuklar okula gidemiyor, ev kadınları hangi yemek öğününü kessek diye düşünür hale geldi, çocuklar kötü besleniyor.”“Ağır bir borç yüküyle ezilmiş ülkelerde 900 milyon insan hâlâ temiz sudan yararlanamıyor. 1 milyar insan yoksulluk çemberini bir türlü kıramıyor.”“Tüm insanlar ‘Küresel krizin bir daha olmasına izin vermeyin’ diye bağırıyor. Ama dünyada kriz yaşanmamasını sağlamak mümkün değil. Aslında gelecekle ilgili bildiğimiz tek şey var. O da her zaman başka krizler yaşanacağıdır.”“Yaşanan tüm bu sorunların çözümü için ‘yeni bir sisteme’ ihtiyaç vardır.”Yukarıdaki sözler aslında Evrensel okurlarına hiç yabancı değildir. Bu gazetede pek çok kez krizin sonuçları ve sürekliliği konusunda haberler çıkmış, yorumlar yapılmıştır. Çözüm için yeni bir sistem gerekliliği de sayısız kez tekrarlanmıştır. Peki, o zaman yukarıdaki sözleri önemli hale getiren nedir?Yukarıdaki tespitleri önemli hale getiren, bunları söyleyen kişidir. Bu sözler, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick tarafından söylenmiştir. Kapitalist ekonominin kumandasını elinde tutan birkaç kişiden biri olan DB başkanının bu sözleri; kapitalizmin, insanlığa acı çektirmek dışında işlevi olmayan bir çöküntü olduğunun en birinci ağızdan itirafı, ilanıdır(!..)Peki, bu sözlerin sahibi ortaya koyduğu tablo karşısında nasıl bir çözüm önermiştir? DB başkanı, her kapitalist yönetici gibi gerçek patronu olan küresel sermayenin çıkarlarını gözeten bir çözüm sunmuştur: “Sorumlu Küreselleşme!” Daha önce “sermayenin sosyal sorumluluğu” programlarıyla insanları oyalamaya çalışan DB, bunun artık inandırıcılığı kalmayınca çözümün adını “Sorumlu Küreselleşme” olarak değiştirmiş anlaşılan. Zoellick, şu iki cümlesiyle “yeni sistem” dediği “Sorumlu Küreselleşme”nin gerçek amacını ortaya koyuyor: “…zaman içinde Afrika’ya yapılacak yatırımlar neredeyse 1 milyar insanı kapsayan yeni bir pazar açacak ve yeni bir büyüme kaynağı olacaktır.” “…hükümetlerin canlandırma paketleri, özel sektörde talep, yatırım ve ticareti artırmaya yönelik olmalıdır.”Yani başına “sorumlu” da gelse küreselleşmenin insanlığa karşı “sorumsuzluğu” değişmemiştir. Kapitalizmin küresel hali, yeni görüntüsü altında da kendisine yeni pazarlar açarak sömürmeye, daha çok sömürmeye devam edecektir. Öte yandan, 1970’li yıllardan bu yana uygulanan işsizliğin, yoksulluğun ve emek sömürüsünün ana kaynağı olan neoliberalizmin “arz yönlü” ekonomi politikaları da aynen sürmektedir. Bunun anlamı, toplumdan daha fazla vergi alınması, ücretlerin düşmesi, eğitim, sağlık başta olmak üzere sosyal harcamaların daha da kısılması ve tüm kaynakların sermayeye aktarılmasıdır. Görüldüğü gibi önümüzdeki süreçte değişecek hiçbir şey yoktur. Kapitalizm insanlığı acılara sürüklemeye ve yerküreyi hızla tüketmeye devam edecektir. Kapitalizmin kendi kendine daha insancıl bir hale dönüşmesi de beklenemez zaten. İnsanlığın gerçek anlamda bir değişim yaratabilmesinin tek yolu, işçi sınıfının kapitalizmle olan mücadelesini başarmasıdır. Ancak bunun için her şeyden önce işçi sınıfının kapitalizmin gerçek yüzünü gizlemek için başvurduğu yalanlara ve AB gibi başka isimler altında aynı amaca hizmet eden yapılara aldanmaması gerekir(!..)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder