6 Nisan 2012 Cuma

KESK ve ‘Grev’e dair...


ÖZGÜRCE
06/04/2012

Sendikaların emekçi sınıfın hakları için mücadelesi kadar, mücadelede doğru yol ve yöntemlerin kullanılması da mücadelenin başarısı için son derece önemlidir. Yanlış yöntemler ve yanlış stratejilerle gerçekleştirilen eylemler başarıya ulaşamayacağı gibi uzun dönemde örgüte ve mücadeleye zarar da verebilir.


Grev, sınıf mücadelesinde sendikaların elindeki en etkili araçlardan biridir. Türkiye’de kamu emekçilerinin yasak ve engellemelere rağmen yürüttükleri başarılı grevler olduğu gibi başarısız olan ve uzun dönemde mücadeleye zarar verebilecek grevler de geçekleştirilmiştir. Bunun son örneği KESK’in 4+4+4 adı altında getirilen eğitim sistemindeki değişikliğe karşı gerçekleştirilen grevidir.

4+4+4 grevini analiz ederken öncelikle şunu hatırlatmak gerekir: Başarılı bir grev için önce greve gerekçe oluşturan konuda “görüş birliği” sağlanmalıdır. Bunun için de greve katılması istenen, gereken kitlenin karşı çıkılacak konuda bilgilendirilmesi ve ikna edilmesi gerekir.

Grevin nedeni için görüş birliği sağlandıktan sonra sıra “eylem birliği”ne gelir. Grev, katılan emekçiler için bir takım riskler taşır. Her şeyden önce greve katılacaklar, elde edeceklerinin ya da kaybedeceklerinin grevin olası risklerine katlanmaya değer olduğuna inanmalıdır. Ayrıca risklerin bertaraf edilmesi ve grevi etkilememesi için örgüte güven duyulması gerekir. Grev çağrısı yapan örgüt, grev sürecinde ya da grev sonrasında ortaya çıkabilecek sorunların aşılması konusunda greve katılanları yalnız bırakmayacağının güvencesini vermelidir. Eylem birliğini etkileyen bir başka konu da grevin başarısına olan inançtır. Belirli bir sonuç elde edilemeyeceği düşünülen grevlere katılım düşük olacaktır. Grevin başarı olasılığı yükseldikçe katılım da artacaktır. Dayanışma algısı da eylem birliğinin sağlanması için son derece önemlidir. Greve katılımın yüksekliği dayanışma algısını yükseltecektir. Öte yandan toplumun grevi meşru görmesi ve destek vermesi de dayanışma algısı üzerinde olumlu etki yaratacaktır.

KESK’in son grevinde başarılı bir grev için gerekli koşullardan hangisi yerine getirilmiştir?

Sözgelimi grevin gerekçesi olan eğitimde dönüşüm konusunda KESK, üyelerini yeterince bilgilendirmiş ve görüş birliği sağlamış mıdır? Bir KESK üyesi olarak bu soruya yanıtım “hayır”dır. Eğitim sisteminde neoliberal dönüşüm yaklaşık 20 yıldır planlanmakta ve aşama aşama uygulamaya konulmaktadır. Ama KESK ve Eğitim Sen’in bu konuda üyelerini bilinçlendirecek net bir görüşü yoktur. Örneğin Eğitim Sen yönetimleri 2000’li yılların başında gündeme gelen ve bugünkü değişimin temeli olan eğitimde toplam kalite uygulamalarına karşı net bir politika ortaya koy(a)mamıştır. Bu da bilgi yetersizliği ve karmaşasını ortaya çıkartmış ve bu konuda üyelerin ortak bir düşünceye sahip olması sağlanamamıştır. Üyelerin dahi yeterince bilgilendirilmemiş ve ikna edilememiş olduğu bir ortamda toplumun greve desteğini beklemek zaten yersiz olacaktır.

Görüş birliği sağlama konusunda KESK greve çağırdığı üyelerine grevin gerekçeleri konusunda tatmin eden bir bilgilendirme yapmadığı gibi grevin zamanlaması ve Ankara çağrısı eylem birliğini zayıflatmıştır. Öncesinde hazırlık yapılmadan karşı çıkılan yasanın Meclis gündemine geldiğinde grev yapmak ve sokağa çıkmak grevin başarısına olan inancı azaltmıştır. Ayrıca grev Ankara’da bir sokak eylemiyle birleştirilmiş ülkenin dört bir yanındaki üyeler ulaşılması zor bir hedefe yönlendirmiştir. Greve katılımı azaltan bu etkenlerle birlikte eylem birliği çok daha zayıflamıştır.

Sonuç olarak KESK üyelerinin en yoğun olduğu Ankara’da grev olarak adlandırılan bir eylem 1000, 1500 kadro ya da militan olarak tanımlanabilecek üyenin katıldığı bir sokak eylemine dönüşmüştür. Ankara dışında yapılan eylemlerde de grevin amacı olan yasanın yerine daha çok Ankara’ya ulaşımın engellenmesi ve eylemcilerin maruz kaldıkları polis baskısına yönelik protestolar öne çıkmıştır. Tüm bunların yanı sıra grevin amacı olarak belirlenen yasal düzenlemelerin Meclisten geçmesi de engellenememiştir.

KESK’in grevi bir mücadele yöntemi olarak belirlediği bu eylemde bir grevin başarısı için gerekli olan ne görüş birliği ne de eylem birliği sağlanabilmiştir. Hazırlık ve uygulama aşamasında yapılan vahim hataların sonucu olarak da “grev” başarısızlığa uğramıştır. Bu başarısızlığın hem örgüte güvensizliğe hem de emek mücadelesinin bundan sonraki sürecinde hasarlara yol açması olasılığı yüksektir. Örgütsel hataların telafisinde en önemli etken örgüt içi demokrasinin eksiksiz işletildiği bir süreçte karar mekanizmalarında yer alanların eleştirilere açık olmaları, ve bu eleştirilerden ders çıkartabilmeleridir. Aksi halde mücadelenin aracı olan örgütlerin mücadelenin önünde birer engel haline dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır.

Hiç yorum yok: