1 Kasım 2012 Perşembe

Öğretmene Performans Değerlendirmesi..! (*)




ÖZGÜRCE
02/11/2012

Türkiye, bir taraftan ölüm oruçları karşısında insanlık sınavından geçiyor diğer taraftan 29 Ekim’deki polis şiddeti sonrasında, 89 yıldır “en yüce değer” olarak kabullenilen Cumhuriyet’i kaybetmişiz de haberimiz mi yokmuş duygusu yaşıyor. Ama tüm bunlar olurken hükümet son sürat, kamusal alanı piyasanın istekleri doğrultusunda düzenlemeye ve emekçilerin haklarını ortadan kaldırmaya devam ediyor.

Kamudaki dönüşüm ve emekçilerin haklarına yönelik saldırının son örneği basının “öğretmenlere performans değerlendirme sistemi geliyor” başlığıyla duyurduğu haberle gündeme gelmiştir. Habere göre Resmi Gazete'de yayımlanan 2013 Yılı Programı'nın ''Eğitim Sistemi'nin Geliştirilmesi'' başlığı altındaki temel amaç ve hedeflere göre, 2013 yılında performans sistemini de içeren öğretmen istihdamına ilişkin strateji ve politika belgesi hazırlanacak ve uygulanmaya başlanacaktır.

 Öğretmenlere performans uygulaması 2000’li yılların başından beri Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’nın gündeminde olmasına karşın bugüne kadar uygulamaya konulamamıştır. Ancak bu kez Bakan’lığın performans sistemini uygulamakta çok daha kararlı olduğunu düşünüyorum. Zira eğitimde piyasalaşmayı getiren birçok uygulama fiilen yaşama geçmiş ve son olarak 4+4+4 eğitim sistemi sistemiyle bu piyasalaşma süreci yasal zemine oturtulmuştur ve sıra öğretmenlerin çalışma koşullarının piyasa sürecini uyumlaşmasına gelmiştir.

Performans, Türkçe anlamıyla başarının, verimliliğin değerlendirilmesidir. Başarının değerlendirilmesi, çalışanla çalışmayanın, işini iyi yapanla yapmayanın birbirinden ayrılması biçiminde anlaşılıp, çalışanlar arasında kimi zaman olumlu karşılanabilmektedir. Ancak performans değerlendirmesi tek başına bir değerlendirme sistemi değildir. Performans değerlendirme sistemi emek verimliliğini arttırmak üzere çalışma ilişkilerini baştan aşağı yeniden düzenleyen ve esas olarak Japonya’da fabrikalarda uygulanmak üzere geliştirilen Toplam Kalite Sistemi (TKY)’nin bir parçasıdır.

TKY’nin eğitim sistemine uyarlanması özünde bir değişiklik getirmemiştir. Tıpkı sanayideki uygulaması gibi eğitimde de TKY kârlılığı ve verimliliği hedeflemektedir. Bu anlayış içerisinde eğitim metalaştırılmakta ve girişimci eğitim olarak tanımlanan sistem içinde okul=işletme; öğrenci ve veli=müşteri; öğretmen=tedarikçi; okul yönetimi=tahsildar olarak değerlendirilmektedir. Bu yapıda eğitim hizmetini veren öğretmen kilit konumdadır. Öğretmenin içinde yer almadığı karar alma süreçlerinde belirlenen hedeflere koşulsuz uyması beklenir; aksi halde hedeflere ulaşılabilmesi mümkün olamaz. Örneğin 4+4+4 sistemi yasalaşmış da olsa ya da müfredat istediği kadar şoven, ırkçı ve piyasacı da olsa öğretmen istemezse sınıf içinde oluşturacağı irade ile bunlar fiilen uygulamayabilir. Oysa performans sistemi ile sağlanan denetim sayesinde iradesini öne çıkartan ve belirlenen hedeflere uymayan öğretmen “başarısız” sayılır.

Performans değerlendirme sonucunda başarısızlığın karşılığı –kamuda iş güvencesini kaldırmaya yönelik diğer düzenlemelerle birlikte değerlendirildiğinde- işini kaybetmektir (MEB performans yetersizliğinin işten çıkartma nedeni olacağı birçok çalışmasında belirtilmiştir). İşini kaybetme tehdidi öğretmenlerden beklentilerin ve iş yoğunluğunun artmasına neden olacaktır. Bu bağlamda çalışma saatlerinin artması, hafta sonu toplantıları, eve iş götürme nedeniyle çalışma süreleri uzayabilecek; bunun yanı sıra öğretmenler para toplama, okulun fiziksel eksiklerini tamamlama gibi öğretmenlik dışı işleri de kabullenmek zorunda kalacaklardır. 
Performans değerlendirme sistemiyle birlikte artan denetim ve işsizlik baskısı öğretmenleri daha itaatkâr olmaya zorlayacaktır. Öğretmenler mesleklerine ve kendilerine yabancılaşacak; iş yükleri artacak, yaratılan rekabet nedeniyle örgütlenme ve aralarındaki dayanışma zayıflayacaktır. Bu koşullar altında çalışacak olan öğretmenlerden çocuklarımıza eşit, demokratik ve nitelikli bir eğitim sunmalarını beklemek olanaksızdır.

Sözün özü: Öğretmenler için performans değerlendirmesi eğitimde piyasalaşmasının bir parçasıdır. Sonuçları sadece öğretmenleri değil, tüm toplumu etkileyecektir. Bu nedenle öğretmenlere uygulanmak istenen performans sistemine karşı mücadelenin de sadece öğretmenlere bırakılmaması gerekir(!)  

(*) Bu yazı Evrensel Gazetesinde teknik nedenlerle kısaltılarak yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: