02/11/2012
Türkiye, bir taraftan ölüm
oruçları karşısında insanlık sınavından geçiyor diğer taraftan 29 Ekim’deki
polis şiddeti sonrasında, 89 yıldır “en yüce değer” olarak kabullenilen
Cumhuriyet’i kaybetmişiz de haberimiz mi yokmuş duygusu yaşıyor. Ama tüm bunlar
olurken hükümet son sürat, kamusal alanı piyasanın istekleri doğrultusunda
düzenlemeye ve emekçilerin haklarını ortadan kaldırmaya devam ediyor.
Kamudaki dönüşüm ve
emekçilerin haklarına yönelik saldırının son örneği basının “öğretmenlere
performans değerlendirme sistemi geliyor” başlığıyla duyurduğu haberle gündeme
gelmiştir. Habere göre Resmi
Gazete'de yayımlanan 2013 Yılı Programı'nın ''Eğitim Sistemi'nin
Geliştirilmesi'' başlığı altındaki temel amaç ve hedeflere göre, 2013 yılında performans sistemini de içeren öğretmen
istihdamına ilişkin strateji ve politika belgesi hazırlanacak ve uygulanmaya
başlanacaktır.
Öğretmenlere performans uygulaması 2000’li
yılların başından beri Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’nın gündeminde olmasına
karşın bugüne kadar uygulamaya konulamamıştır. Ancak bu kez Bakan’lığın
performans sistemini uygulamakta çok daha kararlı olduğunu düşünüyorum. Zira
eğitimde piyasalaşmayı getiren birçok uygulama fiilen yaşama geçmiş ve son
olarak 4+4+4 eğitim sistemi sistemiyle bu piyasalaşma süreci yasal zemine
oturtulmuştur ve sıra öğretmenlerin çalışma koşullarının piyasa sürecini
uyumlaşmasına gelmiştir.
Performans,
Türkçe anlamıyla başarının, verimliliğin değerlendirilmesidir. Başarının
değerlendirilmesi, çalışanla çalışmayanın, işini iyi yapanla yapmayanın
birbirinden ayrılması biçiminde anlaşılıp, çalışanlar arasında kimi zaman
olumlu karşılanabilmektedir. Ancak performans değerlendirmesi tek başına bir
değerlendirme sistemi değildir. Performans değerlendirme sistemi emek
verimliliğini arttırmak üzere çalışma ilişkilerini baştan aşağı yeniden
düzenleyen ve esas olarak Japonya’da fabrikalarda uygulanmak üzere geliştirilen
Toplam Kalite Sistemi (TKY)’nin bir parçasıdır.
TKY’nin eğitim
sistemine uyarlanması özünde bir değişiklik getirmemiştir. Tıpkı sanayideki
uygulaması gibi eğitimde de TKY kârlılığı ve verimliliği hedeflemektedir. Bu
anlayış içerisinde eğitim metalaştırılmakta ve
girişimci eğitim olarak tanımlanan sistem içinde okul=işletme; öğrenci ve
veli=müşteri; öğretmen=tedarikçi; okul yönetimi=tahsildar olarak
değerlendirilmektedir. Bu yapıda eğitim hizmetini veren öğretmen kilit
konumdadır. Öğretmenin içinde yer almadığı karar alma süreçlerinde belirlenen
hedeflere koşulsuz uyması beklenir; aksi halde hedeflere ulaşılabilmesi mümkün
olamaz. Örneğin 4+4+4 sistemi yasalaşmış da olsa ya da müfredat istediği kadar
şoven, ırkçı ve piyasacı da olsa öğretmen istemezse sınıf içinde oluşturacağı
irade ile bunlar fiilen uygulamayabilir. Oysa
performans sistemi ile sağlanan denetim sayesinde iradesini öne çıkartan ve
belirlenen hedeflere uymayan öğretmen “başarısız” sayılır.
Performans
değerlendirme sonucunda başarısızlığın karşılığı –kamuda iş güvencesini
kaldırmaya yönelik diğer düzenlemelerle birlikte değerlendirildiğinde- işini
kaybetmektir (MEB performans yetersizliğinin işten çıkartma nedeni olacağı
birçok çalışmasında belirtilmiştir). İşini kaybetme tehdidi öğretmenlerden
beklentilerin ve iş yoğunluğunun artmasına neden olacaktır. Bu bağlamda çalışma
saatlerinin artması, hafta sonu toplantıları, eve iş götürme nedeniyle çalışma
süreleri uzayabilecek; bunun yanı sıra
öğretmenler para toplama, okulun fiziksel eksiklerini tamamlama gibi
öğretmenlik dışı işleri de kabullenmek zorunda kalacaklardır.
Performans
değerlendirme sistemiyle birlikte artan denetim ve işsizlik baskısı
öğretmenleri daha itaatkâr olmaya zorlayacaktır. Öğretmenler mesleklerine ve
kendilerine yabancılaşacak; iş yükleri artacak, yaratılan rekabet nedeniyle
örgütlenme ve aralarındaki dayanışma zayıflayacaktır. Bu koşullar altında
çalışacak olan öğretmenlerden çocuklarımıza eşit, demokratik ve nitelikli bir
eğitim sunmalarını beklemek olanaksızdır.
Sözün özü:
Öğretmenler için performans değerlendirmesi eğitimde piyasalaşmasının bir parçasıdır.
Sonuçları sadece öğretmenleri değil, tüm toplumu etkileyecektir. Bu nedenle
öğretmenlere uygulanmak istenen performans sistemine karşı mücadelenin de
sadece öğretmenlere bırakılmaması gerekir(!)
(*) Bu yazı Evrensel Gazetesinde teknik nedenlerle kısaltılarak yayınlanmıştır.
(*) Bu yazı Evrensel Gazetesinde teknik nedenlerle kısaltılarak yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder