21 Kasım 2013 Perşembe

Burjuvazinin ittifakıyla demokrasi mümkün mü?


ÖZGÜRCE
22/11/2013
Başbakan’la Barzani’nin Diyarbakır buluşması, Kürtler içerisinde yaratılmaya çalışılan ayrışmayı bir kez daha su yüzüne çıkarttı. Barzani’yi Türkiye’de çözüm sürecinin aktörü haline getirmeye çalışanların hedefinde BDP vardı. BDP’ye yönelik eleştiriler de büyük ölçüde yüzünü sola dönmesi üzerineydi. Peki, BDP ya da Kürt siyasal hareketi yüzünü sola dönmeyecek de nereye dönecekti? Bu eleştirilerden murat edilen çok açık ki Kürtlerin ve Türklerin sağ politika(cı)lar etrafında ortaklaşmasıdır. 
Siyasi anlamda “sağ” üç saç ayağı üzerinde oturur bunlardan birincisi milliyetçilik, ikincisi Sünni-İslam anlayışını siyaset aracı olarak kullanan muhafazakarlık, üçüncüsü de liberalizmdir. Kürtleri yüz yıldır inkar eden ve halkları düşmanlaştıran politikaların temelinde milliyetçilik vardır. O halde Kürtlerin ve Türklerin, halkları ayrıştıran milliyetçilik anlayışı etrafında buluşulması mümkün değildir. Dolayısıyla geriye din muhafazakarlığı ve liberalizm yani Kürt ve Türk burjuvazisinin ittifakı kalır.
BDP yüzünü sola döndü diyenler bu iddialarını, büyük ölçüde 2011 seçimlerinde oluşturulan Emek, Barış ve Demokrasi Bloku ile yine 2012 Ekim ayında kurulan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve onun partisi HDP’ye dayanmaktadır. Gerek seçim bloku gerekse HDK ve HDP gerçekten de Türkiye’de emekten yana sosyalist düşünceyi savunan siyasi yapıların ve bireylerin birlikteliğinden oluşmuştur. Ama bu birliktelik tesadüf değildir. Kürtlerin siyasal temsilcisi olan BDP ile emekçilerin, sosyalistlerin bir araya gelmesindeki amaç Kürt sorununun kalıcı olarak çözülmesi ve Türkiye’nin, halkların barış içinde yaşayacağı bir ülke haline gelmesidir. Bunun için Türkiye’de demokrasinin tesis edilmesi gerekir ki bu ancak ezilen, sömürülen ve yok sayılanların ortak mücadelesiyle sağlanabilir.
Türkiye’de din, egemenlerin kimi zaman toplumda ayrımcılık yaratmak kimi zaman da toplumu itaatkar hale getirip egemenliklerini sürdürmesinin bir aracı olarak kullanılmıştır. Böylece Sünni-İslam dayatmasıyla din, inanç özgürlüğünü engellemiş ve Türkiye’de demokrasi sorununun temel nedenlerinden biri haline gelmiştir. Kaldı ki din üzerinden örgütlenen yapılanmalar 1990’lı yıllarda devlet tarafından Kürt’leri bölerek birbirine düşürmek için de kullanılmıştır. Hal böyleyken Türkiye’de barışı ve demokrasiyi hedefleyenlerin, dini, toplumu ayrıştırmanın ve egemenlik sağlamanın ideolojik aracı olarak gören “sağ” etrafında ortaklaşması düşünülemez. 
Bu durumda Kürt ve Türk halkının bütünleşmesi için “sağ”ın içinde geriye liberalizm kalmaktadır. Kelime anlamı “özgürlük” ifade etse de burjuva ideolojisini temsil eden liberalizmin özgürlüğü sadece mülk ve servet sahipleri içindir. Mülkiyeti ve serveti çoğaltmanın kaynağı emeğin ve doğanın sömürüsüdür. Bu sömürüye karşı emeğine, doğasına sahip çıkmak isteyenleri baskılamak, engellemek liberalizmin özgürlük anlayışıyla çelişmemektedir. Halkların kimliklerini inkar, asimilasyon, tehcir, katliamlar ve savaşlar da yine liberalizmin ulus-devlet anlayışının bir sonucudur. Yani demokrasi sorununun temel nedeni olan liberal sağ anlayış çerçevesinde bir ortaklaşma da halklar için emekçiler için barışı, özgürlüğü, demokrasiyi sağlamayacaktır.
Hafta sonu Diyarbakır’da sahnelenen tablo tam da liberal sağ anlayışla Kürt ve Türk burjuvazisinin çıkarlarına dayanan bir ortaklaşmanın topluma yutturulmaya çalışılmasıdır. Bu anlayışın, Rojava’da gerçekleştirilen devrimi de Türkiye’de HDK ve HDP’de ifadesini bulan demokrasi, barış ve özgürlük çabalarını da benimsemesi, savunması beklenemez.
Sözün özü: Kürt sorununun çözümü ve demokratikleşme görüntüsü altında Kürt ve Türk burjuvazisi, dini de kullanarak halkları kendi içinde bölüp birbirine düşürmeye çalışmaktadır. Bu tarihsel olarak burjuvazinin her dönemde her coğrafyada oynadığı oyunun tekrarıdır. Bu oyunu bozmanın yolu da yine tarihin gösterdiği üzere ezilenlerin, sömürülenlerin, kimliksizleştirilmeye çalışılanların ortak mücadelesinden geçer. HDK ve HDP’de zaten bu mücadeleye aracılık etmek için vardır! 

Hiç yorum yok: