21 Aralık 2012 Cuma

AKP hedeflerine ulaşıyor ama neye rağmen?


ÖZGÜRCE
21/12/2012

Hükümet yılsonu hedeflerini yine yakalamış (!) Bu habere “ne kadar istikrarlı bir hükümetimiz var; önüne koyduğu hedefleri tutturuyor” diye sevinelim mi?
AKP Hükümeti önüne hedefler koymayı pek seviyor. Bir taraftan Orta Vadeli Program adı altında üç yıllık hedefler belirlerken; diğer taraftan da iktidarının nesiller boyu süreceği beklentisinin de yansıması olarak hedeflerini 2023, 2071 yıllarına kadar uzatıyor.
Bir hükümetin önüne hedefler koyup bunu gerçekleştirmek için çabalaması “istikrar” olarak nitelendirilebilir. Zaten, 2011 seçimlerinde AKP’nin işe en çok yarayan sloganların başında “istikrar sürsün” sloganı geliyordu.
AKP, önüne hedefler koyuyor, bunları da önemli ölçüde gerçekleştiriyor ve iktidarını (en azından şimdilik) sürdürüyor. Ama bu hedefler kime rağmen ya da neye rağmen hayata geçiriliyor?
Bu sorunun yanıtı AKP’nin oy tabanıyla çelişmektedir. Zira AKP 2002’de toplam seçmenin üçte birinin oyunu alırken 2011 seçimlerimde toplam seçmenin yarısının oyunu almayı başarmıştır. Bu durum, çoğunluğunu işçi, memur, esnaf ve köylünün oluşturduğu geniş toplum kesimlerinin AKP’nin hedeflerini ve uygulamalarını benimsediği anlamına(mı) gelir.
Oysa AKP’nin iktidarındaki 10 yılda yerine getirmeye çalıştığı hedeflerin temelini oluşturan ekonomi programı, AKP’ye oy verenleri de içeren toplumun geniş kesimlerinin güvencesizleşmesi, yoksullaşması pahasına ulusal ve uluslararası sermayenin çıkarlarına aracılık etmektedir. Örneğin AKP denk bütçe hedefine ulaşacak diye geçen 10 yılda toplumun bu geniş kesimlerinden alınan (KDV, ÖTV, vs) vergilerin toplam vergiler içindeki payı yüzde 50’lerden yüzde 70’lere çıkmış; sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik başta olmak üzere sosyal haklar sınırlandırılmıştır. Öte yandan AKP iktidarı öncesinde sadece 8 milyar dolarlık özelleştirme gerçekleştirilmişken AKP, 2003-2011 döneminde 48.7 milyar dolarlık özelleştirme yapmış; toplumun sahibi olduğu KİT’lerin ve kamu varlıklarını ulusal ve uluslararası sermayeye sunmuştur. 2012 yılında da yaklaşık 10 milyar dolarlık özelleştirme yapılmış ve otoyollar, Bedaş, Halkbank gibi kamu varlıkları satılmıştır. Toplumun ortak varlıkları olan kamu işletmelerinin satılmasıyla elde edilen bu gelir sermayeye aktarılan ve silah alımı için harcanan kaynaklar nedeniyle oluşan açığın kapatılması için kullanılmıştır.
AKP’nin yabancı sermaye yatırımlarını çekmek ve yüksek büyüme oranlarına ulaşma hedefi için ise kamu işyerleri de dahil olmak üzere emekçiler iş ve sosyal güvencelerini kaybetmiş, reel ücretler düşmüş, çalışma saatleri uzamış ve bunların da bir sonucu olarak iş cinayetleri artmıştır. Diğer taraftan yine aynı hedef doğrultusunda nükleer santral ve HES’leri kurabilmek için doğa bir daha geri dönülemez biçimde tahrip edilmiştir.
AKP’ye toplumun geniş kesimlerinin ezilmesi pahasına hedeflerini yerine getirme olanağı sağlayan; toplumun ve özellikle de emekçi kesimlerin örgütsüzlüğüdür. Son derece sınırlı sayıda emekçinin örgütlü olduğu sendika ve meslek örgütleri ise bu süreçte varlık gösterememişlerdir.
Emekçiler örgütlülüklerini arttırıp, haklarını  savunmak için bu örgütleri mücadeleye yöneltemedikçe AKP daha uzun yıllar toplum ve doğa karşıtı hedeflerini yerine getirmeye devam edecektir. AKP’nin bir biçimde iktidardan uzaklaşması halinde ise emekçilerin içinde yer almadığı bir iktidar alternatifinin AKP’den farkı olmayacaktır. 

Hiç yorum yok: