30 Aralık 2008 Salı

Bu Vahşete Son Vermek Gerek!...


23/12/2008 08:14

Kriz dönemleri toplumsal yapının köklü biçimde sorgulandığı bir süreci de beraberinde getirir. Kriz dönemlerinde kapitalizmin ideologları, bu sorgulamanın sistemin bütününe yönelmesini engellemek için krizin uygulanmakta olan sermaye birikim rejiminden kaynaklandığını ileri sürer ve yeni bir birikim rejimi önerir. Böylece kapitalist sistemin sürekliliğinin sağlanması hedeflenir.
Örneğin liberalizmin ve sömürgeciliğe dayalı yaygın birikim rejiminin çökmesiyle birlikte 20. yüzyılın ilk yarısında kapitalizm, içe dönük yoğun birikim rejimine geçmiş; artı değeri emek verimliliği üzerinden sağlamak üzere Fordist üretim sistemini yaygınlaştırmış; devlete sosyal işlevler de yükleyerek talep yönlü ekonomi politikalarını uygulamaya koymuştur. Ancak, 1970’lere gelindiğinde yeniden krize girilmesiyle birlikte tekrar çöken kapitalizm, sorumluluğu yine bir önceki birikim rejimine atmış, aslında bir önceki dönemin üretim sistemini, ekonomi politikalarını velhasıl birikim rejimini “neoliberalizm” adı altından yeniden pişirip ortaya koymuştur.
Kapitalizmin kendi ideologları tarafından “son yüzyılın en büyük krizi” olarak da ifade edilen 2008 krizinden sistemi sıyırmak için yine daha önceki krizler gibi köklü bir değişim beklenebilirdi. Ancak, krize karşı ABD ve diğer ülkelerde bugüne kadar ortaya konan politikalar, krize yol açan politikalardan dönülmesi biçiminde değil de krize yol açan politikaların daha da etkin biçimde uygulanması biçiminde oldu. Bu bağlamda, geniş toplum kesimlerinden alıp sermayeye kaynak aktarmak anlamına gelen arz yönlü ekonomi politikaları firmaların kurtarılması bahanesiyle daha da geniş biçimde uygulanmaya başlandı. Öte yandan, emek maliyetini düşürmek üzere üretim ve emek süreci bütünüyle esnekleştirilerek daha güvencesiz daha düşük ücretle çalışmanın çok daha yaygın hale getirilmesi dayatılmaya başlandı.
Bu tablodan görünen o dur ki; sistemin yönetici ve yönlendiricileri krizi, yeniden yapılanmayı gerektirecek kadar köklü görmemektedir. Tam tersine neoliberal politikaların yeterince uygulanmadığı düşüncesiyle ve krizi de gerekçe göstererek bu politikaların daha etkin biçimde uygulanmasını sağlamaya çalışmaktadır. Dolayısıyla kriz üzerinden sermaye daha da palazlanırken, geniş toplum kesimleri için işsizlik, yoksulluk, açlık daha da derinleşmektedir.
Krizi yaratan politikaların gözü kara biçimde uygulanmaya devam ettirilmesi, tarihteki benzer tepkilerle örtüşmese de beklenmedik bir durum değildir. Zira 20. yüzyılın bundan önceki iki krizinde uygulanan politikalardan keskin dönüşün en temel nedeni; Sovyet bloğunun varlığı yani reel sosyalizmdir. Diğer bir neden ise reel sosyalizmden de güç alan kapitalist ülkelerdeki işçi sınıfının mücadelesidir.
Bugün kapitalizm bu iki tehditten de uzakta dünyayı ve emekçileri daha fazla sömürecek bir düzeni dilediğince uygulayabileceğini düşünmektedir. Bu gidişe bir an önce müdahale edilemezse kapitalizmin dünyaya ve insanlığa vereceği zarar geri dönüşü mümkün olmayan bir boyuta ulaşacaktır. İşte bu nedenle bir an önce kapitalizm vahşetine son vermek için emekçiler ve sermaye dışı diğer toplum kesimlerinin her düzeyde güçlerini birleştirerek mücadeleye yürümesinden başka çare yoktur. Bu yürüyüşün başarısı için yürüyüş sırasında emekçi sınıf içerisinde bu yürüyüşü engellemeye çalışan hainler varsa onların da ayıklanması kaçınılmazdır.

Hiç yorum yok: