12 Aralık 2008 Cuma

Allah’lık Kapitalizm..!


12/12/2008 ÖZGÜRCE

T. Kamu Sen’lilerden sonra Amerikan otomobil devleri de krizden çıkma işini Allah’a havale etmiş. Sadece ABD’nin değil dünya otomobil endüstrisinin merkezi Detroit’te Amerikan otomobil endüstrisini krizden kurtarmak için ayin düzenlemişler. Otomobil endüstrisinin sistemin itici gücü haline geldiği 20. yüzyılın başlarından itibaren Detroit, kapitalizmin en önemli merkezlerinden biri olmuştur. 1910’lu yıllarda verimlilik uzmanı F.Taylor’un geliştirdiği yeni üretim organizasyonu H.Ford tarafından bant sistemiyle birlikte daha da geliştirilmiş ve otomobil endüstrisinde uygulanmıştır. Otomobil üretimiyle başlayan ve Fordizm adını alan bu yeni üretim sistemi, yüzyıl başında krize giren kapitalizmin bu krizden çıkması kadar, ABD’nin İngiltere ve Kıta Avrupası ülkelerine karşı büyük bir üstünlük elde etmesi ve kapitalist sistemin hegemon devleti olmasında da önemli katkısı olmuştur. Fabrika düzeni içerisinde emeğin verimliliğini arttırmaya ve dolayısıyla artı değeri en üst düzeye çıkartmaya dayanan fordizm, özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında hakim üretim sistemi olmuştur. 1970’lerde ortaya çıkan krizin en önemli nedenlerinden biri olarak görülmesiyle fordizmin başına “post” sıfatı eklenerek “post fordizm” adıyla başka bir üretim sistemine geçilmişse de bu sistem içerisinde fordizm etkisini devam ettirmiştir. Post fordizm adı verilen ve ABD’li W.E. Deming tarafından Japonya’da geliştirilen (Toplam Kalite Yönetimi olarak da bilinen) esnek üretim sistemi sayesinde otomobil endüstrisinin simgesi olan Detroit’in saltanatı bir miktar sarsılsa da devam etmiştir. 1970’ler sonrasında neoliberal politikalar çerçevesinde finans sektörünün öne çıkması, otomobil sektörünün önemini azaltmış gibi görülse de merkezinde Detroit’in yer aldığı otomobil üretimi gerek yarattığı istihdam, gerekse sağladığı sermaye birikimi bakımından kapitalizmde öncü rolünü daima korumuştur. Başka bir ifade ile otomobil endüstrisi ve Detroit, kapitalist sistemin son 100 yılındaki önemi konumunu sürmektedir.İşte kapitalizm için böylesine önemli olan bir endüstrinin efsanevi merkezinde krizden kurtuluş için Allah’tan yardım beklemek dışında bir çare kalmamıştır. Detroit’teki bu çaresizlik, kapitalist sistemin de çaresizliğidir. Yani, kapitalizmin içinde bulunduğu krizden çıkışı Allah’a kalmıştır. Kapitalizmi Allah kurtarır mı kurtarmaz mı bilinmez ama insanlığı, yerküreyi sömüren, yok eden kapitalizmden kurtulmak için emekçiler ve diğer sermaye dışı toplum kesimlerinin işlerini Allah’a bırakmaları mümkün değildir. Kapitalizmden kurtulmak ve daha yaşanılır bir dünyaya ulaşabilmek için mücadele gerekir. Zira, kapitalizm kendi halinde yok olmaya bırakılırsa yaralı vahşi bir hayvan gibi çok daha yırtıcı olacak etrafına yani, insanlığa ve doğaya çok daha büyük zararlar verecektir. ***Yunanistan’da Cumartesi akşamından bu yana yaşananların sadece 16 yaşında bir çocuğun polis tarafından öldürülmesine yönelik tepkiler olarak bakmamak gerekir. Yunanistan’da başta örgütlü kesimler olmak üzere tüm toplumun tepkisi, krizle de bağlantılı olarak hükümetin politikalarına yönelmiştir. Yunan toplumunun böylesine tepkisel olması ve bu tepkilerini en açık biçimde ortaya koymasında, sosyal güvenlik reformu, kamu reformu, eğitim reformu gibi adlar altında getirilen neoliberal uygulamalara karşı yıllardır sürdürülen tutarlı ve kararlı mücadelenin büyük rolü vardır. Bunun gerçekleşmesinde de en önemli pay kuşkusuz işçi ve kamu çalışanı sendikalarınındır. Bizim sendikalar, tüm bu dönüşüm süreci içerisinde AB’den, hükümetten ya da sermayeden medet ummak yerine mücadeleyi örgütlemek konusunda Yunanistan’da yürüyen mücadeleyi örnek alsaydı sanırım bugün Türkiye’de de kapitalizme karşı mücadele çok daha farklı yerlerde olurdu..!

Hiç yorum yok: