28 Nisan 2009 Salı

"Patronla Çıkar Aynı" İse 1 Mayıs Niye?



28/04/2009
2005 yılı 1 Mayıs günü Akşam Gazetesi’nde DİSK Başkanı Süleyman Çelebi ile yapılan bir söyleşi “Patronlarla Çıkarımız Aynı” başlığı ile manşetten verilmişti. Ahmet Tulgar tarafından gerçekleştirilen söyleşinin bir yerinde Sayın Çelebi aynen şunları söylüyordu: “Sermaye ne istiyor burada? Daha büyümek istiyor, daha çok para kazanmak istiyor. Ama o büyüyünce, bizim de istediğimiz oluyor işte: İşsizliğe karşı yeni istihdam oluşmuş oluyor”. Bu sözlerle Çelebi, emek sermaye çelişkisinin kalktığına, ortak çıkarlar etrafında buluşulduğuna dair düşüncesini savunuyordu.
Çelebi’nin bu düşünceleri savunduğu söyleşinin üzerinden tam dört yıl geçti. Bu süreçte patronlar, ücretleri daha da baskılamak için emekçileri; yatırımlarını Çin’e ya da Mısır’a kaydırmakla tehdit ettiler. İstekleri, Türkiye’deki işgücü maliyetinin ve dolayısıyla çalışma koşullarının Çin, Mısır gibi ülkeler düzeyine getirilmesiydi. Bu amaçla, bölgesel asgari ücret uygulaması da dahil olmak üzere bir çok öneri getirerek “Türkiye’nin kendi Çin’ini yaratması” gerektiğini savundular. Patronların bu tehditleri büyük ölçüde başarıya ulaştı. Geçen dört yıl içerisinde emek verimliliği (yani emek sömürüsü) hızla artarken, reel ücretler geriledi, binlerce emekçi iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti. Yani ücretler, çalışma saatleri ve çalışma koşulları neredeyse Çin’in, Mısır’ın düzeyine geriledi. Sağlık, sosyal güvenlik gibi sosyal haklar ise Çin’in de gerisine gitti.
Kısacası, Çelebi’nin istediği oldu; emekçilerin yoksullaşması, iş cinayetlerine kurban edilmeleri yani daha fazla ter daha fazla kan dökmeleri pahasına da olsa sermaye büyüdü, patronlar çok daha fazla kazandı.
Peki, tüm bunların karşılığında Çelebi’nin beklediği gibi işsizlik azalıp yeni istihdam yaratıldı mı?
TÜİK’in o son derece tartışmalı istatistiklerine göre dahi Çelebi’nin bu sözleri dillendirdiği 2005 Mayıs’ında yüzde 9.2 olan işsizlik bugün yüzde 15.5’i aştı. Yani neredeyse 2/3 oranında arttı.
Çelebi, 2005’te “patronlarla çıkarlarımız aynı” derken neyi, kimi kast etmişti bilemem ama patronlarla Çelebi’nin temsilcisi olduğunu iddia ettiği emekçilerin çıkarlarının hiç de aynı olmadığı bugün -bir kez daha- ayan beyan ortaya çıkmış durumdadır.
Bir sendika liderinin, hele de DİSK gibi Türkiye işçi sınıfı tarihinde ismi altın harflerle yazılmış bir sendikanın liderinin yanlışlığının böylesine açık bir biçimde ortaya çıkması halinde beklenen sanırım ya bulunduğu konumu terk etmesi –veya ettirilmesi- ya da yaptığı yanlışı görerek bu hatadan dönmesi olmalıydı...
DİSK üyeleri, 13. Genel Kurul’da Çelebi’ye yeniden teveccüh gösterdi ve bir dönem daha kendisini Genel Başkan olarak seçti.
Sayın Çelebi ise DİSK/Tekstil Sendikası’nın geçtiğimiz günlerde gazetelere verdiği ve hükümetin sermaye sınıfına destek olmasını talep ettiği ilanların altına -Rıdvan Budak’la birlikte- attığı imza ile patronlarla çıkarlarının aynı olduğu yönündeki düşüncesinin değişmediğini gösterdi.
Başta genel başkan olmak üzere DİSK yönetiminin Türkiye’deki emekçileri ne ölçüde temsil ettiği ve onların haklarını savunduğunun takdiri, başta DİSK üyeleri olmak üzere emekçilere düşmektedir.
Benim bu noktada merak ettiğim esas konu “patronlarla çıkarlarının aynı” olduğunu savunanların 1 Mayıs’ta emekçileri kime karşı hangi taleplerle meydanlara çağırdığıdır..!
Evet, tam da 1 Mayıs ya da ona yakın günlerde dillendirdikleri söyleme bakarak ve her 1 Mayıs çağrısına uyan bir emekçi olarak DİSK yöneticilerine sormak istiyorum: “Sizce, 1 Mayıs işçi sınıfının enternasyonal dayanışma günü mü yoksa patronlarla dayanışma günü mü?”

Hiç yorum yok: