6 Nisan 2009 Pazartesi

Seçimler, Emekçiler ve Yükselen Milliyetçilik…



03/04/2009

ÖZGÜRCE


29 Mart seçim sonuçlarına yönelik değerlendirmeler büyük ölçüde AKP üzerinden yapılmaktadır. Elbette yerel de olsa bir seçimin iktidar partisi üzerinden değerlendirilmesi olağandır. Zira yerel seçimler, yerel yöneticilerin belirlenmesinin ötesinde iktidar partisinin icraatlarının ve diğer partilerin alternatif politikalarının değerlendirildiği bir referandum işlevi de görür. Ancak, seçimin ilk sonuçları alındığı saatlerden bu yana yapılan değerlendirmelerde icraatlar ya da alternatif politikalar değil sadece partiler üzerinden değerlendirilmeler yapılmaktadır. Hal böyle olunca da ortaya AKP’nin seçimin kaybedeni, MHP ve CHP’nin ise kazananı olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır.Oysa, parti isimlerini kapatıp, seçimlere sadece icraatlar ve bu icraatlara alternatif olarak getirilen politikaların değerlendirmesi olarak baktığımızda ortaya çıkan sonucun hiç de algılandığı gibi olmadığı görülecektir. Çünkü seçimin kazananı olarak görülen partilerin Türkiye’nin temel sorunları konusunda seçimin kaybedeni olarak görülen AKP’nin mevcut icraatlarından farklı bir yaklaşımı yoktur. AKP’ye alternatif politikalara sahip partiler ise seçim sisteminin antidemokratik yapısı ve ekonomik olanaklardaki olağanüstü eşitsizlik nedeniyle seçmenle buluşamamıştır. Dolayısıyla, sandık başına giden işçiler, emekçiler, ezilenler oy pusulası üzerinde kendi sorunlarına çözüm olabilecek bir alternatif bulamamış ve yine “sistemin hazırladığı oyun alanı içinde” sistem partilerinden birini seçmek zorunda kalmıştır. Şimdi, seçimi partiler üzerinden değerlendirmek konusundaki bu çekincemizi saklı tutarak; AKP’nin iktidarı döneminde en fazla ezdiği, haklarını ellerinden aldığı emekçi kesimlerin tepkilerini ölçmek bakımından mevcut tablo üzerinden oy tercihlerini değerlendirmeye çalışalım. AKP iktidarı, sadece son bir yıl içerisinde emekçilerin sosyal güvenlik ve sağlık haklarını ellerinden almış, güvencesizliği yaygınlaştırmış, emekçinin üzerindeki vergi yükünü arttırmış, örgütlenme hakkını baskılamıştır. Bunun ötesinde krizle birlikte sermayenin üzerindeki tüm yükü işsizlik ve yoksulluk olarak emekçilerin sırtına aktarmıştır. Emekçilere reva gördüğü bu mezalim karşısında AKP’nin oylarındaki sadece 6-7 puanlık düşüş önemli bir kayıp olarak kabul edilemez. Kaldı ki özellikle, krizin ilk aşamada etkilediği emekçi kesimin yoğun olarak yaşadığı Kocaeli, Bursa, Denizli, Sakarya gibi kentlerde AKP’nin oyları ortalamadan daha az düşmüş ve bu illerin belediye başkanlığı AKP’de kalmıştır. Seçimlerde emekçilerin eğilimlerini yorumlarken yaşattığı mezalime rağmen AKP’nin oy orandaki azalmanın düşüklüğü yanında AKP’den giden oyların nereye kaymış olduğu da son derece önemlidir. Bu çerçeveden bakıldığında emekçilerin yoğun olduğu kentlerde oyunu en fazla arttıran partinin MHP olduğu görülmektedir. MHP bir önceki yerel seçimlere göre oy oranını Manisa’da yüzde 35, Sakarya’da yüzde 25, Bursa’da yüzde 9, Kocaeli’de ise yüzde 5 dolayında arttırmıştır. Bu da sosyal haklarını kaybetmiş, krizle birlikte işsizleşmiş, yoksullaşmış emekçilerin sorunlarını çözecek bir alternatif bulamayarak daha milliyetçi bir çizgiye doğru yöneldiklerini göstermektedir. Emekçilerin içinde bulunduğumuz kriz koşullarında daha milliyetçi bir çizgiye yönelmeleri bundan önceki krizlerde diğer pek çok ülkede de yaşanmış bir durumdur. 1929 krizi sonrasında Almanya ve İtalya’da Hitler ve Mussolini rejimlerinin iktidara gelmesi buna en iyi örnektir. Öte yandan 1970’lerin krizini aşmak üzere uygulanan neoliberal politikaların Berlin Duvarı’nın yıkılması ardından Avrupa ülkelerinde daha etkin uygulanmasıyla yükselen ve yaygınlaşan milliyetçi eğilimler de yine önemli bir örnektir.Önümüzdeki süreçte krizin etkileri daha da derinleştikçe emekçiler, bu durumdan çıkış için siyasal arayış içerisinde olmaya devam edecektir. Bu dönemde emekçilerin sorunlarını çözecek alternatif politikaları temsil eden partiler önlerindeki engelleri aşıp emekçi kitlelerle buluşamazlarsa emekçiler arasında milliyetçi–muhafazakâr yönelimlerin daha da güçlenmesi kaçınılmazdır…

Hiç yorum yok: