16 Haziran 2011 Perşembe

Seçimler, Emekçiler ve Yeni Umutlar!..

ÖZGÜRCE
17/06/2011


2009 yerel seçimlerinin hemen ardından, 3 Nisan 2009 tarihinde bu köşede “Seçimler, Emekçiler ve Yükselen Milliyetçilik…” başlıklı bir yazıyla seçim sonuçlarını emekçi kesimler yönünden değerlendirmeye çalışmıştık. Bu değerlendirmede ücretli emeğin yoğun olarak bulunduğu illerde MHP’nin oylarının arttığına dikkat çekmiş; bunu da 2008 krizinden en çok etkilenen ücretli emekçilerin -tarihte pek çok örnekte görüldüğü gibi- milliyetçi bir çizgiye kaymaları olarak yorumlamıştık.


2009 seçimlerinden buyana iki yıl geçti. Bu iki yıl içerisinde sanayi üretiminde artış gözlendi ve işsizlik resmi rakamlarda azaldı belki ama iş kazaları, güvencesiz, örgütsüz ve çok düşük ücretle çalışma arttı. Yani AKP Hükümetinin de izlediği politikalarla 2008 krizinin faturası büyük ölçüde emekçi kesimlere ödetilmiş oldu. Hal böyle olunca 2011 genel seçimlerinde emekçi kesimlerin kendilerine ödettirilen kriz faturasına yönelik tepkilerini sandığa yansıtacakları beklentisi yükseldi. Ancak seçim sonuçları beklenen gibi olmadı. Ücretli emekçilerin yani işçilerin ağırlıklı olduğu il ve ilçelerin birçoğunda MHP’nin oy oranı 2002 seçimlerindeki düzeyine gerilerken; CHP’nin oy oranında az da olsa bir artış görüldü. Ama esas çarpıcı olan emekçilerin yoğun olduğu bu bölgelerde AKP’nin oylarını hem 2007 genel seçimleri hem de 2009 yerel seçimlerine göre arttırması oldu.

Birkaç örnekle durumu daha açık biçimde ortaya koymaya çalışalım: AKP, işçilerin yoğun olduğu illerden Bursa’da 2009 yerel seçimlerine göre oy oranını 9.9; Denizli’de 10.9; Manisa’da 10.8; Sakarya’da 17.6; Zonguldak’ta 9 ve Kocaeli’de 10.7 puan arttırdı. CHP ise oylarını Bursa’da 2.7; Denizli’de 2.8; Manisa’da 2.1; Sakarya’da 5.9; Zonguldak’ta 5.7 puan arttırırken Kocaeli’de aldığı oylar 2009’a göre 2.2 puan düştü. MHP’nin ise oyları bu illerden Denizli’de 4.8; Bursa’da 1.7; Sakarya’da 12.8 puan düşerken, Kocaeli’de 1.9; Zonguldak’ta ise 0.9 puan yükseldi.

AKP, örnek olarak aldığımız 6 ilde de birinci parti olurken Bursa, Kocaeli ve Sakarya’da Türkiye genelinde aldığı oylardan daha yüksek bir orana ulaştı. İşçi havzası olarak da tanımlanan ilçelerde de AKP benzer bir sonuç elde etti. Örneğin Gebze’de AKP’nin oy oranı yüzde 56.8’e; Kağıthane’de yüzde 55’e; Tuzla’da yüzde 51.5’e; Karadeniz Ereğlisi’nde yüzde 50.7; Esenyurt’ta ise yüzde 48.5’e ulaştı.

2011 seçimleri sonrasında karşımızda duran tabloya ilk bakıldığında emekçi kesimlerin AKP’nin ekonomiye ilişkin icraatlarından şikayetçi olmadıkları, 2008 krizini fazlaca hissetmedikleri ve işçiler arasında milliyetçi eğilimlerin zayıfladığı gibi bir izlenim elde edilebilir. Ancak bu izlenim son derece yanıltıcıdır. Zira emekçi kesimlerin AKP’ye teveccühü, AKP’nin politikalarını benimsemesinden değil; sorunlarına sahip çıkacak bir alternatif bulamadıklarındandır. Seçim süreci içerisinde hem CHP hem de MHP son derece tutarsız bir yaklaşım sergilemiş ve işçilerin gerçek sorunlarını çözme noktasında inandırıcı olamamışlardır. Emekçiler de önlerine çalışma ve yaşam koşullarını gerçekten sahiplenen bir parti bulamadıkları için AKP’nin “istikrarına" razı olmak durumunda kalmışlardır(!)

Emekçilerin milliyetçileşme eğilimleri konusunda da şunu belirtmek gerekir ki: 2009 seçimlerine girerken AKP’nin söylemleri daha demokratik bir çizgideyken milliyetçi, şoven eğilimler MHP’de belirginleşiyordu. Oysa AKP 2011 seçim sürecinin özellikle son dönemlerinde milliyetçi, şoven söylemde MHP’yi geride bıraktı. Dolayısıyla MHP’nin oylarının azalıp, AKP’nin oylarının artmasını milliyetçilik eğilimlerinin azalması olarak yorumlamak son derece hatalı olur.

12 Eylül darbesinde toplum mühendisliği yapılarak şekillendirilmiş olan Türkiye’nin siyasi yapısı 31 yıldır büyük bir değişim göstermeden devam etmektedir. Mevcut seçim sistemi ve egemen olan siyasi anlayış devam ettiği sürece 2015, 2019… ve ötesindeki seçimlerde de yukarıda ortaya konulmaya çalışılan tablo değişmeyecek ve daha pek çok nesil demokrasinin, özgürlüklerin ve insanca yaşamın tadına varamayacaktır.

2011 seçimlerinde Meclise 36 vekil gönderen Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Türkiye siyasetinin karanlık tablosunu aydınlatan bir umut olmuştur. Bu umut sadece Türkiye’deki tüm ezilen kesimlerin haklarını savunması beklenen 36 vekilin Mecliste bulunacak olmasından değildir. Aynı zamanda Türkiye’de yıllarca özlemi duyulan; Kürt sorunundan, emekçilerin sorunlarına, çevre sorununa kadar tüm konularda antikapitalist bir anlayışla, birlikte mücadelenin çatısı olacak bir partinin kurulma sinyallerinin verilmiş olması da bu umudu arttırmaktadır. Türkiye’de emekçilerin, gençlerin, kadınların, Kürtlerin, Alevilerin kısacası insanca yaşam özlemi duyan 70 milyon insanın kendi sorunlarını kucaklayacak böyle bir partiye ihtiyacı vardır(!) Ancak böyle bir partinin varlığı halinde tüm diğer kesimler gibi emekçiler de kendi sınıfsal çıkarlarını diğer tüm mücadele alanlarıyla birlikte seçim sandıklarına da taşıma olanağı bulabileceklerdir.

Hiç yorum yok: