15 Şubat 2013 Cuma

AKP, AB'yi ideolojik aygıtı olarak kullanıyor..!




ÖZGÜRCE
15/02/2013
AKP, AB’yi kendi ideolojik aygıtı haline getirdi. İşine geldiği zaman AB’ye karşı bir tavır sergiler(miş) gibi yaparak şahin kesiliyor, milliyetçiliği körüklüyor; işine geldiğinde de en fanatik AB’ci olup, demokrasiden insan haklarından söz ediyor. Birbiriyle çelişkili görünen bu zıt iki tavrın izlendiği süreçlere baktığımızda değişmeyen AKP’nin iktidarını sürdürme yolundaki istikrarlı gidişi oluyor. Yani AKP, AB’yi Türkiye’de toplumun ayarını sağlayan bir mekanizma olarak kullanıyor.
Açalım biraz konuyu: AKP, ilk kez kasım 2002’de iktidara geldiğinde; herkesin aklındaki soru: “Türkiye siyasal yaşamının en muhafazakar kesiminden gelenlerin oluşturduğu AKP acaba Türkiye’yi batıdan uzaklaştırıp İslam alemine yanaştırır mı?” idi.
AKP iktidara gelmeden yaklaşık bir yıl önce, Türkiye AB Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Ulusal Programı, AB Komisyonuna sunmuştur (Ekim 2001). Böylece Türkiye, ekonomi politikalarından sosyal politikalara, dış politikadan savunma politikalarına kadar hemen tüm alanlarda, iç hukukunu ve uygulamalarını, AB’nin üyelik şartı olarak öngördüğü kriterlere göre “uyumlaştırmayı” taahhüt etmiştir. Bu arada Kemal Derviş yönetimindeki Türkiye ekonomisi, AB’ye uyumlaşmayı da gerekçe göstererek, hızla neoliberal yapısal uyum programını (YUP) yaşama geçirmeye başlamıştır.
AKP, büyük bir meclis çoğunluğuyla iktidara geldiğinde bir taraftan üzerindeki batıdan kopma endişesini aşmak diğer taraftan da YUP’u tüm hızıyla sürdürmek için AB’ciliğe sarılarak büyük başarı kazandı. AKP’liler bir taraftan AB’li siyasetçilerle verdikleri samimi pozlarla; biz de Batıcıyız imajı yaratıp muhafazakarlıktan korkanların; diğer yandan da AB’nin demokrasi ve insan haklarına ilişkin ilkelerini benimsediği havası yaratarak toplumsal muhalefetin içini rahatlattı. AB ile yaratılan bu iç rahatlığı ortamında AKP üretim sistemleri, çalışma biçimleri ve sosyal haklar başta olmak üzere toplumsal yapıyı piyasanın gereksinimleri doğrultusunda yeniden yapılandırdı.
AKP’nin büyük ölçüde AB’den aldığı destek ve yol göstericiliğinde gerçekleştirdiği bu yeniden düzenleme sürecinde başta emekçiler olmak üzere geniş toplum kesimlerinin çalışma standartları ve sosyal hakları hızla gerilemeye başladı. Ancak başta sendikalar olmak üzere emekçilerin ve diğer toplum kesimlerinin haklarını korumak üzere kurulmuş örgütler hakları ortadan kaldıran bu düzenlemelere AB ile uyumlaşmanın gereği olduğu için karşı çıkmadır. Hatta daha da ileri giderek sosyal diyalog adı altında AB projeleri içerisinde sermaye ve siyasi iktidarla bir olup (sosyal partner adı altında) bu süreci meşrulaştırdılar. AKP’de bu sayede toplumun çok geniş kesimlerinin sahip olduğu hakları ciddi bir mücadeleyle karşılaşmadan yaşama geçirmeyi başardı.
Haziran 2011’de yapılan genel seçimlere gelindiğinde iki dönemdir iktidarda olan AKP, AB şemsiyesi altında yürüttüğü yeniden yapılanma sürecinde hem bir taraftan sendikaları ve diğer toplumsal mücadele örgütlerini etkisiz hale getirirken öte yandan da yargı organı başta olmak üzere devlet kurumları üzerinde de mutlak hakimiyet sağladı ve iktidarını mutlaklaştırdı. İktidarını mutlaklaştırmanın verdiği rahatlık içinde AKP,  2011 seçimlerinde emekçilerin, Kürtlerin ve sosyalistlerin bir araya geldiği  Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun başarısını kendisine tehdit olarak gördü. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için demokrasi ve insan hakları görüntüsünden de AB’den de vazgeçtiği algısı yaratarak, milliyetçiliği yükseltmeyi tercih etti.
Ancak bugüne gelindiğinde baskı stratejisi Kürt hareketinin direnci sayesinde başarısızlığa uğrayan AKP, Anayasa hazırlık sürecini de düşünerek yeniden toplumsal muhalefetle uzlaşır görünme çabası içerisine girmiştir. Bu süreçte demokrasiyi ve insan haklarını yeniden hatırlayan AKP, AB’yi iki yıla yakın süredir sakladığı çekmeceden çıkartmaktadır. Bu arada AB Bakanı Egemen Bağış’ın kamu kurumlarında türbanın yolunu açmak için de AB’yi kullanması, AKP’nin AB’yi ideolojik aygıt olarak kullanma konusunda kendini aştığını göstermektedir.

Hiç yorum yok: