11/07/2014
Burjuva demokrasisinin en büyük aldatmacası “devlet” adı verilen ve egemen sınıfın çıkarlarını temsil eden bir aygıtı, topluma “tarafsız” diye yutturmaya çalışmasıdır. Devletin tarafsızlık yutturmacası parlamenter sistem üzerinden sağlanır. Burjuva demokrasisinde ortaya bir sandık konulur; sınıfı, ırkı, cinsiyeti, dini, mezhebine bakılmadan -burjuva demokrasisinin ilkel aşamalarında bu göstermelik eşitlik de yoktur- yurttaş olarak tanımlanan bireylere “eşit” oy hakkı verilir ve sandıktan çıkan iradenin yönettiği devletin de tarafsız olduğu savunulur. Sonuç olarak da burjuva demokrasisinin “tarafsız” devletinde sandığa giderken eşit sayılanların çoğunluğunun sömürüldüğü, ezildiği, yok sayıldığı bir düzen ortaya çıkar. Yani egemen sınıf her zaman kazanır, diğerleri her zaman kaybeder.
Cumhurbaşkanı Adayları Erdoğan ve İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanının taraflılığı-tarafsızlığı tartışmalarını, genel olarak devletin taraflılığı tartışmalarından ayrı düşünmemek gerekir. İhsanoğlu, bu tartışmada burjuva devlet adamlarının geleneksel yaklaşımıyla devletin de başı olarak gördüğü cumhurbaşkanının halka babalık etmesi gerektiğini savunuyor. Erdoğan ise tarafsızlık masalını bir yana bırakıp, açıkça taraf olduğunu söylüyor. Erdoğan’ın taraf olduğunu söylemesi dürüst bir tavır olarak görülebilir. Ancak Erdoğan, tarafını belirtirken toplumun hafızasını, zekasını yok sayarak tarafının milletten yana olduğunu iddia ediyor. Eğer millet olarak tarif edilen kavramın içine girenler emekçiler, Aleviler, Kürtler, kadınlar, gayrimüslimler değil de sadece patronlar, müteahhitler yani eski ve yeni burjuva kesimi ise Erdoğan, tarafını doğru tarif etmiş olabilir. Ama millet, tüm bu toplum kesimlerinden oluşuyorsa tarafını ilan ederken Erdoğan toplumu aldatmaya çalışmaktadır. Zira 12 yıllık iktidarında uyguladığı politikalarla Erdoğan, egemen gücün çıkarlarına hizmet etmiş; bunu yaparken de ırk, mezhep, din, cinsiyet ve en önemlisi sınıf ayrımcılığını cumhuriyet tarihinin en üst seviyesine taşımıştır.
Kapitalizm gibi çıkar çelişkilerinin, çatışmalarının olduğu bir toplum düzeninde devletin de o devletin başındaki kişilerin de tarafsız olması beklenemez. Egemenler, devletin ve onun başındakilerin kendilerinden taraf olması için her türlü düzeneği oluşturur her türlü oyunu oynarlar. Demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğün ve sonuç olarak dünyayı yaşanası bir hale getirmenin tek çaresi bu oyunu bozmaktır. Egemenlerin oyununu bozmak sömürülenlere, ezilenlere, ötekileştirilenlere düşer ki bunun için yegane yol birleşik bir mücadeledir.
Selahattin Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, egemenlere karşı birleşik mücadele kararlılığında olan toplum kesimlerinin ortak adayıdır. Demirtaş’ın alacağı her bir oy, egemenlerin başına inmiş ağır bir darbe; demokrasi, eşitlik, özgürlük için atılmış önemli bir adım olacaktır. İşte bu nedenle benim de oyum Selahattin Demirtaş’adır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder