17/07/2009
ÖZGÜRCE
ÖSS sonuçlarının açıklanmasının ardından en çok konuşulan ve kimilerince de şaşkınlıkla karşılanan; sınavda en “başarısız” olan illerdi. Bu yıl da geçen yıllarda olduğu gibi Ardahan, Hakkari ve Şırnak ÖSS sonuçlarına göre en düşük başarıya sahip iller olmuştu. ÖSS’nin nasıl bir başarıyı ölçtüğü konusundaki çekincemizi bir tarafa bırakarak, tanımlanan başarısızlığın nedenleri üzerinde kısaca durmakta yarar olduğunu düşünüyorum.Her şeyden önce şunu belirtmek gerekir ki “başarı” göreceli bir kavramdır. Kimin kimden başarılı olduğunu belirleyebilmek için öncelikle başarısını ölçtüğünüz kişilerin eşit koşullar içerisinde olması gerekir. Türkiye’de her alanda olduğu gibi eğitimde de eşitsizlik sistemden kaynaklanan yapısal bir sorundur. Dolayısıyla hiçbir dönemde eğitimde eşitlikten söz edilememiştir.Diğer kapitalist ülkeler gibi Türkiye’de de eğitimde eşitsizliğin en temel nedeni sınıfsaldır ve özü itibariyle gelir farklılığına dayanır. Özellikle 1980’den sonra darbe ile işçi sınıfının baskı altına alınması ve uygulanan neoliberal politikalar sonucunda çok daha büyüyen gelir eşitsizliği eğitimdeki eşitsizliğin de artmasına neden olmuştur.Türkiye’de eğitimde eşitsizliğin diğer bir nedeni bölgeler arasındaki eşitsizliktir. Bölgesel düzeydeki ekonomik ve sosyal eşitsizlikler de gelir eşitsizliği gibi Türkiye’de yapısal bir sorundur. Diğer ekonomik ve sosyal alanlarda olduğu gibi eğitim konusunda da uygulanan politikalar ile bölgeler arasındaki eşitsizlik giderek artmıştır. Özellikle kentler dışındaki yerleşim alanlarında eğitim için gerekli fiziksel koşullar en asgari düzeyde dahi karşılanmadığı gibi gerek ilköğretim gerekse ortaöğretimde öğretmen açığı cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çözülmemiş bir sorundur.Eğitimde eşitsizlik yaratan ve üzerinde fazlaca durulmayan bir başka etken ise anadilde eğitim olanağının bulunmamasından kaynaklanmaktadır. ÖSS’de en başarısız olarak kabul edilen on ile baktığımızda (Ardahan, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Artvin, Bingöl, Mardin, Bitlis, Düzce, Tunceli) Düzce ve Artvin dışında kalan illerin nüfusunun çok önemli bir kısmında sınava giren öğrencilerin anadili Türkçe değildir. Burada doğup büyüyen diğer çocuklar gibi onlar da eğitim dili olan Türkçeyle ancak okula gittiklerinde yani 7-8 yaşında tanışmıştır. İnsan yaşamında öğrenme sürecinin en önemli evresi olan 7-8 yaşlarından sonra anadil dışında bir dilde eğitim alan bu öğrencileri eğitimini anadilinde alan diğer öğrencilerle aynı kefe içinde değerlendirmek eşitsizliklerin en büyüğüdür. Anadilde eğitim alamamaktan kaynaklanan bu eşitsizlik, yaşamın tüm alanlarında da sürmektedir. Çevremize şöyle bir baktığımızda çok rahatlıkla görebileceğimiz gibi en fazla işsiz kalanlar, en düşük geliri elde edenler ve en kötü işlerde çalışanlar eğitimini anadilinde alamamış olan Kürtlerdir. Eğer bu ülkede eğitim, gelir eşitsizliği, demokrasi, sosyal haklar gibi bir takım sorunların çözülmesi konusunda samimiysek sorunları kökenine inerek çözme yoluna gitmemiz gerekir. Yoksa söz konusu illeri ÖSS’de başarısız bulanlar gibi (ki bunların çoğu eğitimcidir) gerçekler karşısında şaşar kalırız (!)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder