8 Şubat 2009 Pazar

15 Şubat İçin Bir Hatırlatma!..


06/02/2009

ÖZGÜRCE

Kapitalist sistemin iflasının kapitalizmin savunucuları tarafından da kabul edilmesinin yani, kapitalizmin krizde olduğunun ilan edilmesinin üzerinden dört ay geçti. Geçen bu dört ay içerisinde sermaye, daha önceki krizlerinde de olduğu gibi krizin ideolojik yönünü örtbas etmek ve krizden doğan kâr azalmasının faturasını ödetmek üzere yine emekçinin sırtına yükleniyor. Sırtlarına yüklenen bu artı yük karşısında emekçiler büyük ölçüde örgütsüz olmaları ve mevcut örgütlerin de tutarsızlığı ve yetersizliği nedeniyle etkili bir güç oluşturamıyor ve sırtlarına yüklenen krizin yükünü üzerlerinden atamıyorlar. Gerek Türkiye’de gerekse uluslararası düzeyde sendikal örgütlenmeler kriz sürecinde şimdiye dek son derece etkisiz kaldı ve emekçilerin sendikalara güvensizliği daha da arttı. Bu güvensizliğin önemli bir nedeni –geçen hafta bu köşede belirtmeye çalıştığım gibi- sendikaların krize karşı açıkladıkları programların içeriği ve mücadele iradesinin eksikliğinden kaynaklanıyordu. Bunun yanında önemli bir başka neden de emek örgütleri arasındaki uyumsuzluk ve dayanışma eksikliğiydi. Özellikle 2008 Mart ayında SSGSS’ye karşı bir araya gelindiği görüntüsüyle oluşan olumlu tablonun Emek Platformundaki kırılma ile bozulması ve SSGSS mücadelesinin bu nedenle başarısızlığa uğraması emek örgütlerine güvensizliğin en üst düzeye çıkmasına neden olmuştu.Ancak, Türkiye’nin en büyük üç emek örgütü KESK, TÜRK İŞ ve DİSK “Krizin bedelini ödemeyeceğiz, işsizliğe ve yoksulluğa karşı birleşik mücadele!” sloganıyla 15 Şubat’ta İstanbul’da bir miting çağrısında bulundu. Çağrıyı yapan örgütlerin tek tek ya da birlikte sergiledikleri olumsuz mücadele örneklerine rağmen bu çağrının bir nebze de olsa mücadele umutlarını canlandırdığını düşünüyorum. Emekçilerin umutlarını canlandıran bu girişim, krizin daha da derinleşeceği önümüzdeki dönemde son derece kritik bir dönemeç olacaktır. Bu dönemeçte emekçilerin mevcut emek örgütlerine olan güvensizlikleri bir ölçüde de olsa yamanacak ve Türkiye’de emek mücadelesi kendisini yenilemiş mevcut yapılarla yola devam edecek ya da mevcut yapılara güvensizlik geri dönülemez biçimde derinleşecektir. İkinci olasılığın gerçekleşmesi yani, mevcut sendikal yapıların “umut” olmaktan çıkması gecikme ile de olsa emekçilerin mevcut sendikal yapıları tasfiye edip kendilerine alternatif örgütlenmeler bulmaları ile sonuçlanacaktır. Sözün özü: Ey sendikaların değerli yöneticileri; kendinizi “bulunmaz Hint kumaşı” zannetmeyin..! Emekçilerin sizin arkası boş girişimlerinizle avunacak hali kalmadı. Eğer, 15 Şubat’ı bundan önce pek çok kez yaptığınız gibi “görüntüyü kurtarmak”, “emekçileri oyalamak” için yapıyorsanız ve 15 Şubat mitinginin gerçekleşmesi ve ardından gelen sürece sahip çıkmayacaksanız gelin şimdiden samimi olmadığınızı ilan edin, bu işten vazgeçin. Çünkü emekçiler bu kez de, tarafınızdan aldatıldıklarını düşünürlerse, sizi (yasalara, sermayeye ve hükümete rağmen) tarihin çöplüğüne gömecek ve mücadelelerini yeni yapılanmalarla sürdüreceklerdir. Benden söylemesi!..

Hiç yorum yok: