5 Ağustos 2011 Cuma

Üniversite reklamları üzerine…

ÖZGÜRCE
05/08/2011

Üniversite tercihlerinde son güne gelindi. Özellikle vakıf görünümündeki özel üniversiteler yürüttükleri reklam kampanyalarıyla karar verme süreçlerindeki adayların zaten karışık olan kafalarını daha da karıştırdılar. Reklamla kafa karıştırma sürecine kamu üniversitesi statüsünde olan ve Türkiye’de pek çok konuda öncülük yapmış ODTÜ’de katıldı. Bunun üzerine “Kamu üniversitesi de reklam yapar mıymış?” diyenlere ise yanıt YÖK’ten geldi: “Evet, kamu üniversiteleri de reklam yapabilir”. Kamu üniversitelerinin reklam yapabilmesine yönelik icazet geç geldiği için bu yıl reklam yapan kamu üniversitesi ODTÜ’yle sınırlı kaldı. Ama hiç kuşku yok ki önümüzdeki yıllarda diğer üniversiteler de reklam kampanyalarıyla boy göstermeye başlayacaktır.


Üniversitelerin reklam vermeleri Türkiye’de birkaç yıldır karşılaştığımız bir durumdur. Daha önceleri üniversiteler kendilerini tanıtmak amacıyla bazı girişimlerde bulunurlardı ama bunlar bir ürünün ya da hizmetin pazarlanması amacını güden, büyük kaynakların ayrıldığı (Bu yıl özel üniversitelerin reklam ve tanıtım giderleri 10 milyon lirayı buluyormuş) profesyoneller tarafından yürütülen reklamlar olmazdı.

Peki ne oldu da üniversiteler birden reklam kampanyalarıyla öğrenci avına çıktılar? Eğer reklam verenler sadece özel üniversitelerle sınırlı kalsaydı bu sorunun cevabı fazla zorlanmadan verilebilirdi. Zira özel üniversiteler, yatırımcısına kâr sağlayacak bir işletme düşüncesiyle kurulmakta ve kendileriyle aynı amacı güden ve sayıları her geçen gün artan üniversitelerle rekabet etmektedir. Bu rekabetin gereği olarak da bu üniversitelerin kendilerini pazarlamak adına reklam yoluna başvurmaları piyasa mantığı içinde doğal karşılanabilir. Zaten üniversitenin temel işlevi olan bilgi üretim ve sunumunun yani araştırma ve öğretim faaliyetlerinin kâr amacı güden bir işletme anlayışı içinde yerine getirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bu üniversitelerinin reklam yoluyla kendilerini pazarlaması konusunda gelecek hayallerini üniversiteye bağlayan gençleri uyarmak dışında söyleyecek fazlaca bir söz yoktur.

Ancak bir kamu üniversitesi için aynı değerlendirmeyi yapmak kolay değildir. Kamu üniversiteleri, toplumun vergileriyle finanse edilen; toplumun genel yararına uygun olarak bilgi üretmesi, sunması ve topluma aydın insanlar yetiştirmesi beklenen kurumlardır. Bu anlayış içerisindeki üniversitelerin diğer üniversitelerle rekabete girerek öğrenci kapmak için kendilerini reklam yoluyla pazarlamasına ihtiyaç olmaması gerekir.

Peki ne olmuşta bir kamu üniversitesi, hem de Türkiye’de üniversitenin toplumsal işlevlerini bir dönem en iyi düzeyde yerine getirmiş olan ODTÜ gibi bir üniversite reklamla öğrenci kapma yoluna gitmiştir? Akla gelen ilk yanıt: ODTÜ’nün (dolayısıyla tüm kamu üniversitelerinin) de diğer özel üniversiteler gibi ticari bir işletme anlayışıyla faaliyetlerini yürütmeye başladıklarıdır.

Maalesef akla gelen bu ilk yanıt doğrudur. 1980’li yıllarla başlayan ve birkaç yıldır daha da hızlanan üniversitede yeniden yapılanma sürecinde üniversiteler kamusal özelliğini hızla kaybederek ticari işletmeler haline dönüşmüşlerdir. Böylece kamu üniversiteleri ürettikleri bilgiyi, araştırma faaliyetlerinin finansmanı karşılığında sermayenin hizmetine sunarken; eğitim faaliyetlerini ikinci öğretim, yaz okulu, tezsiz yüksek lisans gibi ek harcama yolları yaratarak öğrencilerden karşılama yoluna gitmişlerdir. Başka bir söyleyişle kamu üniversiteleri de ürettikleri ve sundukları bilimsel bilgiyi metalaştırarak pazara sunmaya başlamışlar ve metalaştırdıkları bilgiyi de reklam yoluyla pazarlama gayreti içerisine girmişlerdir.

Metalaştırılmış her ürün ve hizmet gibi üniversitede üretilen bilginin de sahibinin daha fazla para ödeyen olacağına kuşku yoktur. Bu durum üniversitede üretilen bilginin sermaye tarafından satın alınarak sermaye çıkarları doğrultusunda kullanılmasını mutlaklaştıracaktır. Öte yandan üniversiteden eğitim almak isteyenler de ya paraları kadar üniversiteden eğitim alma olanağına sahip olabilecek ya da öğrenciyi sistemle uyumlaştırarak düşünme ve eylem özgürlüğünü ortadan kaldıran burs sistemine bağımlısı haline geleceklerdir.

Sözün özü: Üniversitelerin reklam yoluyla öğrenci (müşteri) kapma yarışları bir kez daha göstermiştir ki hızla ticarileşen ve piyasanın hizmetine giren üniversiteler aynı hızla toplumdan kopmaktadır.

Hiç yorum yok: