"Kriz Bastırırken İşçi Sınıfı Birlikte Mücadeleye Hazırlanmalı"
Yrd. Doç. Dr. Müftüoğlu: "Sermaye, krizi toplu işten çıkarmalara, düşük ücrete, kötü çalışma koşullarına bahane edebilir. Sendikalar bu krizde emekçilerin hiç payı olmadığını anlatmalı. Bu durum işçi sınıfı ve sol birleşmesi, uluslararası dayanışma için vesile olabilir."
BİA Haber Merkezi - İstanbul
19 September 2008, Friday
Tolga KORKUT - tolgakorkut@bianet.org
Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu, önümüzdeki dönemde küresel mali krizin etkilerinin işverenler tarafından emekçileri baskılamak için kullanılacağını, "fedakarlık ve kemer sıkma talepleri"yle yeniden karşılaşabileceğimizi öngörüyor.
"Esas dalgayı hemen hissetmeyebiliriz, ama ABD krizin dalgalarını küçük ekonomilere atmaya çalışacak. Sermaye içinde büyük miktarda paralar el değiştirirken, büyüklerden küçüklere aktarım azalacak. Ama kriz yine emekçilerin iş güvencesi, ücretleri ve çalışma koşullarını baskılamak için bahane olarak kullanılacak."
"Toplu işten çıkarmalar yaşanabilir"
Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Müftüoğlu, İş Kanunu'nun toplu işten çıkarmaları ekonomik nedenlere dayandığında serbest bırakmasını anımsatıyor ve şu risklere dikkat çekiyor.
Toplu işten çıkarmalar: Önümüzde metal iş kolunda toplu sözleşmeler var. Otomotiv sektörü şimdiden 'krizdeyiz' demeye başladı. İşverenler krizi bahane edip toplu işten çıkarmaları gündeme getirebilir.
Ücretlere ve koşullara baskı: Türkiye'de ücretler zaten hiçbir zaman iyi olmadı. Ama yine kriz bahane edilerek emekçiler düşük ücretlerle, karşılığını almadan uzun ve fazla sürelerde çalışmaya zorlanabilir. Çalışma koşulları kötüleşebilir.
Sendikalı işyerlerinde baskı: Bu baskılar sendikalı işyerlerinde de artabilir. İşverenler toplu iş sözleşmelerinde emekçiler açısından daha kötü koşulları dayatabilirler.
Sendikalar çok dikkatli olmalı: 1994, 2001 krizlerinde yaşananlar tekrarlanmamalı. Kriz, toplu iş sözleşmesi imzalamamanın, kötü koşulların meşrulaştırmanın aracı olarak kullanılacak. Buna izin verilmemeli.
Krizlerde emekçilerin hiçbir sorumluluğu yok: Emekçilerin bu krizlerde hiçbir sorumluluğu yok. Kapitalizm 40 yıldır içsel çelişkilerini krizlerle atlatmaya çalışıyor, ama hâlâ yapamadı. Bedelini her seferinde halklar, emekçiler ödedi. Sendikaların krizin yükünün emekçilerin üstüne yıkılmasına izin vermemesi gerekiyor. Bunun için de toplum kesimlerine bu krizde sorumlulukları olmadığını anlatmalılar.
İşçi sınıfı "üstlenmiyorum" demeli: İşçi sınıfının "Krizin yükünü üstüme almıyorum" demesi, bunu kendi içindeki dayanışmayla göstermesi gerek. Ama bu sözle olmaz. Sol oluşumların, sendikaların, emekçilerin birlikte organize edecekleri bir mücadeleye hazırlıklı olmaları gerekiyor.
Birlikte mücadelenin zemini var: Yerel seçimler de yaklaşırken birlikte mücadelenin zemini var. İşçi sınıfı karmaşık, oldukça bölünmüş durumda. Kolay değil, ama mümkün. Çünkü her şeyden önce haklılar. Topluma bugüne kadar seçtiklerinin sürekli kriz ürettiği, alternatifin sol olduğu anlatılabilir. Bu sol ve işçi sınıfı birleşmesi için bir vesile olabilir.
Uluslararası dayanışma: Kriz sadece ABD ya da Türkiye işçi sınıfını etkilemiyor. Bütün dünyanın işçi sınıflarını etkiliyor. Dünyadaki işçiler arasında bağlantı ve birlikte mücadele çok önemli. (TK/EÜ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder