10 Mart 2009 Salı

Tarihin mi Sözün mü Bittiği Yere Geldik?



10/03/2009
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Tanıl Küçük’ün dün (9 Mart 2009) açıklanan ve 2009 yılının ilk ayında sanayi üretiminin yüzde 21,3 imalat sanayi üretiminin de yüzde 24,2 oranında düştüğüne yönelik verilere ilişkin tepkisi "Artık, sözün bittiği noktadayız” şeklinde olmuş…
İSO başkanının “sözün bittiği” dediği yerde Türkiye’de üniversitelerinin hali pür mealini sorgulanın tam da zamanı gelmiştir. Zira, Türkiye’de “iktisat” yani, namı değer “ekonomi” bilimi (her ne kadar bilimse) başta olmak üzere üniversitelerde sosyal bilimleri konu edinmiş pek çok birim oluşturulmuştur. Bu bilim alanlarının varoluş nedeni; dünyada olup biten ile memlekette yaşananları takip edip, kendisini var eden toplumun refahını arttırmak için yol göstermesidir. Yani, bu memleketin işçisi, köylüsü, esnafı, memuru daha iyi bir dünyada yaşamanın yolunu göstersin diye vergileriyle bu bilim alanında uğraşanların binasını, masasını, sandalyesini, öğretim elemanın ücretini karşılamaktadır.
Ama gelin görün ki o bilim alanındakilerin pek çoğu kapitalizm tarihinin tek –sınırlı- refah döneminin sonlandığı 1970’lerde taraftar bulmaya başlayan ve 1989’da Doğu Bloku’nun çöküşüyle semiren neoliberalizmin neferi haline gelmişlerdir. Oysa, “tarihin sonu geldi” çığlıkları ile zaferini ilan eden neoliberalizmin tarihin değil ama insanlığın sonunu getirmeye namzet olduğu pek kısa zamanda ortaya çıkmıştır.
Türkiye’nin en büyük sermaye kuruluşlarından olan İSO Başkanı’nın “artık, sözün bittiği noktadayız” demesiyle ortaya koyduğu durum da göstermektedir ki üniversitelerin iktisat başta olmak üzere sosyal bilimler ile iştigal eden pek çok birimi, toplumun verdiği görevi gereği gibi yerine getirmemiştir. Hatta bu görevin yerine getirilmemesinin ötesinde toplumu “tarih bitti” ve/veya “başka bir sistem mümkün değil” yalanlarıyla aldatmıştır.
Toplumun üniversitelerden ve onun içerisinde sosyal bilimler alanlarında yer işgal eden “bilim insanlarından” hesap sorma hakkı vardır. Bu hesap bugün sorulmazsa “bilim” adına sarf edilen yalanlar önümüzdeki süreçte de devam edecektir…

Hiç yorum yok: