26 Nisan 2013 Cuma

Evrensel'de 10 yıl...




ÖZGÜRCE
26/04/2013

Bu köşede ilk yazım yayınlandığında AKP iktidarının 5. ayıydı. AKP Hükümeti ilk önemli sınavında başarısız olmuş ve 1 Mart tezkeresini Meclisten geçirememişti. İkinci büyük sınavı, çalışma yaşamını esnekleştirmeyi, o döneme kadar kuralsızlık olarak ifade edilen çalışma biçimlerini kural haline getirmeyi amaçlayan 4857 sayılı İş Kanunu’nu Meclisten geçirebilmek için verilecekti. Bu sınavda başarılı olursa AKP, Türkiye’de neoliberal yeniden yapılanma sürecini nihayete erdirme görevinin gereği olarak, emekçiler başta olmak üzere geniş toplum kesimlerinin haklarını ortadan kaldırmaya yönelik çabalarını yoğunlaştıracaktı.
İşte bu atmosferde Evrensel’de yazmaya başladığım haftalık yazıların ilkinin başlığı “Barış ve Özgürlük İçin Kapitalizmi Anlamak” idi (25 Nisan 2003). Bu ilk yazıda amacımı “…sizlerin de katkıları ile sınıf eksenli bir bakış içerisinde kapitalist sistemin parçalar halinde önümüze getirdiği dayatmaları, aralarındaki ilişkiyi de ortaya koyarak bütünlüklü bir biçimde analiz etmek olacaktır.” diyerek ifade etmeye çalışmıştım.
Aradan geçen 10 yılda AKP, toplumun geniş kesimlerinin çıkarına aykırı olmasına rağmen üstlendiği görevi beklenmediğinden çok daha büyük bir “başarıyla” yerine getirdi. Böylece Türkiye’de sınıf çelişkilerinin belki de hiç olmadığı ölçüde derinleştiği bir dönem yaşandı. Bu dönemde bir taraftan eğitimden sağlığa, sosyal güvenlikten barınmaya birçok hak aşındırılırken diğer taraftan emekçiler yoksullaştı, daha örgütsüz, daha güvencesiz hale geldi. AKP’nin emekçilerin yüzyılların birikimi olan kazanımlarını birer birer ortadan kaldırdığı bu süreçte başta sendikalar olmak üzere emek örgütleri, bürokratik yapıları ve izledikleri yanlış politikalar nedeniyle bir varlık gösteremediler.
Sınıf çelişkilerinin derinleştiği ve mücadelenin kimi zaman yoğunlaşma eğilimi gösterdiği bir dönemde yaşananları sınıf eksenli bir bakış içerisinde analiz etmeye çalışmak ve bunu haftada bir gün gazete köşesinin sınırlılığı içinde yapmak benim için zor da olsa son derece öğretici oldu. Zira değişimin baş döndürücü bir hızla yaşandığı bu süreci içinden geldiğim akademinin güncel gelişmelere mesafeli bakma alışkanlığı ile doğru ve zamanında analiz edebilmek neredeyse imkansızdı. Oysa emekçilere ulaşmayı amaçlayan bir gazetede haftalık da olsa yazma sorumluluğu, yaşananları güncelliği içinde takip etmeyi gerektirmektedir. Öte yandan gazete yazıları vasıtasıyla emekçilere ulaşabilmek ve onların tepkilerini alabilmek emek alanında yapmaya çalıştığım akademik çalışmaları da daha anlamlı kılmaktadır.
10 yıllık “özgürce” köşesinde en çok tartışma yaratan konular emek örgütlerinin mücadele sürecindeki durumlarına ilişkindir. Özellikle sendikaların bürokratik yapısı, sınıf anlayışından uzak, uzlaşmacı anlayışları ve yeniden yapılanma sürecinin maskesi olarak kullanılan AB’den medet uman yaklaşımlarına yönelik eleştiriler; kimi zaman konunun muhatapları tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Bu tepkiler nedeniyle Evrensel yönetiminden baskıda bulunmaları bile istenmiş; ancak ne dışarıdan gelen bu telkinler ne de başka bir nedenle gazete yönetiminin bana ve yazılarıma yönelik en ufak bir müdahalesi olmamıştır.
Kapitalizmin köklü biçimde yeniden yapılandığı ve bu yeniden yapılanmanın doğrudan tarafı olan emekçiler için son derece kritik öneme sahip bir dönemde emekçilere ulaşmayı amaç edinmiş birkaç yayından biri olan Evrensel’de kendimi “özgürce” ifade etme olanağı bulmuş olmak benim için son derece değerlidir. Bu olanağı bana sağlayan Evrensel’e ve 10 yıldır bana sabır gösteren siz okurlara teşekkür borçluyum.

Hiç yorum yok: